“Marka” kelimesi, “yanmak” anlamına gelen Eski İskandinavca’da “Brandr” kelimesinden gelmektedir. MS 950’de marka, yanan bir odun parçası anlamına geliyordu. Ve 1300’lerde, yanan bir odun parçasının alet olarak kullanılması daha açık bir ifade ile; aydınlanmak için kullanılan “meşale” anlamına geliyordu. 1500’lerde, çiftçiler sığırlarını diğer çiftliklerden ayırırken sığırların dağlanarak işaretlenmesi anlamına geliyordu.
Markanın modern anlamda kullanımı 19.yy. ortalarında büyükbaş hayvancılık yapanların sürülerinin karışmaması için damga yapmasıyla oluşmuş. Marka kavramı Amerika’da “burning their mark” yani “dağlayarak işaretlemek” anlamına gelmekteymiş. Markanın aslında ürünlerin karışmaması için ayrıştırıcı bir unsur olarak kullanıldığını görüyoruz. Peki marka neden bu kadar önemli?
“1820’lerin seri üretimiyle birlikte, şarap gibi ürünler gelişmeye başladı ve satıcılar, bu ürünlerin kasalarının ayrıştırılması, tüketicide üründen ve üreticiden iz bırakmak, ek olarak ürünlerini rakiplerinden farklılaştırmak için marka kelimesini kullanmaya başladı. Daha kaliteli ve yüksek değere sahip ürünler, doğal olarak yüksek kaliteli ürünler olarak tanındı.
1870’de nihayet bir ticari markayı tescil ettirmek mümkün hale geldi ve Coca Cola, “Coca Cola Canlandırır ve Sürdürür” sloganının reklamını yapmak için bunu kolaylaştırdı.
Radyo ve televizyonun 1920’lerde tanıtılmasıyla birlikte şirketler, insan davranışını değiştirecek fikirlerle ürünleri ilişkilendirmeye başladı. 1960’larda pazarlamacılar, markayı işlevsel faydalar yerine duygusal faydalarla ilişkilendirmek için kitle iletişim araçlarını kullandılar. 1980’lerde şirketler marka bilinirliği oluşturmaya başladı. 1984’te Apple Computer, ikonik “1984” TV reklamını yayınladı. İnternetin ve sosyal medyanın yükselişiyle, günümüz tüketicileri sadece tüketmek yerine markalaşmaya katılmak istiyor. Apple, yeri doldurulamaz çok az markadan biri ve günümüzün en ikonik markalarından biri haline geldi. Nike, tüketicilerin güçlü bir duygusal bağ hissettiği bir başka örnek. Marka artık sadece bir logo veya bir ticari marka değil, duygusal bir bağlantı ve bir tüketicinin bir şirket ile tüketici arasında olabilecek herhangi bir olası etkileşim sırasında dahil olduğu tüm deneyimdir. İnternetin yükselişiyle birlikte, insanların normları ve eğilimleri dikkate alınarak bu tür duygusal bağlar oluşturulmaya başlandı. İnceleme ve derecelendirme sistemi sayesinde bir ürünü doğrudan deneyimlemeye ihtiyaç kalmıyor.” Alıntı ve Kaynak : https://medium.com/re-write/brand-2ac9e133223a
Marka sizi rakiplerinizden ayıracak öne çıkaracak, hatırlanmanızı ve tanınmanızı sağlayacaktır. Marka ürüne değer katan bir öğedir. Markalaşma size imaj katacaktır. Burada bir diğer önemli unsur markalaşmada ürünün önemi ve sizi diğerlerinden ayıracak, farklı kılabilecek olmasıdır. Sembol, logo ve marka isminiz sizin ön gösteriminizmiş gibi düşünün. Bunlarla birlikte markanın zihinde oluşturduğu imaj, marka kişiliği ve hedef kitleniz gerçek gösteriminizdir. Markanız bunlarla bir bütün olarak değerlendirecek ve tüketici açısından güven duygusu sağlanırken marka kalıcılığı sağlayacaktır.
İyi ve akılda kalıcı bir isim bulmak. Bu gerçekten çok sancılı bir süreç olsa bile güzel bir isimle başlamak paha biçilemez olacaktır. Görsel kimlik oluşturulması marka açısından başarılı bir başlangıç sayılacaktır. Eğer görsel kimlikler tamamen kişisel zevkler üzerine oluşturulmuş olursa başarısız olma olasılığı yüksek olacaktır. Burada doğru kişilerle marka ve marka imajının oluşturulması çok önemlidir. Reklamın temel hedeflerinde marka farkındalığı sağlamak, markaya imaj katmak, rekabete girebilmesi, marka hakkındaki yanlış izlenimleri değiştirebilmek, markanın ve ürünlerinin tanınmasını arttırmak gibi birçok görevi vardır.
Hiç Yorum Yok